Hoþ Geldiniz
  grup hepsi röpörtajı 2
 

röpörtaj (2)

HEPSİ RÖPORDAJI

         Kıbrısa gideceklermi?

         H.G: Kıbrıs’a gideceğiz.

         Çocukluğunuzda böyle bir yere geleceğinizi hiç düşünür müydünüz? Yada çocukluğunuzdaki hayalleriniz nelerdir?

         

Gülçin: Ya tabi ki düşünüyorduk. Herkesin sen ne olacaksın dedikleri zaman, zaten mikrofon olarak, her tür silindir şeklindeki eşyayı alıp şarkı söylemeye çalıştığım için böyle bir hayalim vardı yani.

Eren: Benim çocukluk hayalim çok komikti. Ahçı olmaktı. Ama bu çocukluk hayaliydi. Sonra, ortaokul yıllarına geldiğimizde tabi ki hayalimiz böyle bir grup olmaktı. gerçekten’ Ama proje başladığında da bu kadar tepki alacağımızı çok kısa zamanda buraya geleceğimizi tahmin etmiyorduk.

Yasemin: Benim de mutlaka sahne ile ilgili bir şey olacağı kesindi, çünkü aileden gelen bir şeydi sonuçta. Tiyatrocu olmayı istiyordum. Ama daha sonra klasik baleye geçince dansçı olmaya karar verdim. Hep değişti bu fikir ama sonradan şarkıcılıkla dans bir arada olunca bu gurup kuruldu ve şimdi buradayız. Güzel yani.

Cemre: Zaten başından beri bunu istiyordum. Tabi klasik bale okuduğum için yani onda da sahne almak iyi ama, başından beri bunu istiyordum. Buraya geleceğimizi tahmin ediyor muyduk derseniz; biraz ukalalık olacak ama,  ben ediyordum yani…

En son gittiğiniz film?

Yasemin: Eee ben gittim’ (gülüşmeler) Dünyalar Savaşı’na gittim çok güzeldi.

Eren: Hatırlamıyorum. Neden hatırlamıyorum çünkü ben her gün birkaç film izliyorum. Yani sinema dışında da. Ne izlediğimi gerçekten hatırlamıyorum. Çok fazla film izliyorum. Hangisi en son film hiç hatırlamıyorum.

Cemre: Angelina Jolie ve Brad Pitt. Ms&Mr Simith.

En son okuduğunuz kitap?

Yasemin: Da Vinci Şifresi.

Gülçin: Ben de en son Da Vinci Şifresi’ni yarıda bıraktım. Sonlarına biraz gelmiştim bıraktım okumadım.

Bu arada yaşlarınız kaç?

Gülçin: 20 yaşındayım 85 liyim.

Cemre: 20

Eren: 21

Yasemin:19

Tv programlarına katıldınız, röportajlara gittiniz, en eğlendiklerinizden bir tanesi? Sanırım Zaga’ya katılmıştınız ve baya hareketli ve eğlenceli geçmişti.

Yasemin :Zaga’da bir şey olmadı yaa Beyaz’da çok eğlendik. Gülüyoruz. Konuk olduğumuzu unutuyoruz orada; Beyaz espriler yapıyor biz gülüyoruz eğleniyoruz kendi kendimize.

Cemre : Zaga’da güzeldi.

Eren : Sinyal çok güzel.

Gülçin : Sinyal programına gittik araba kullandığımız böyle işte hepimiz gittik.

Yasemin: Ben rezil oldum.

Hangi hataları yaptın?

Yasemin: Ehliyeti yeni aldım. Trafiğe çıkmadım hayatımda, araba park etmedim ben. Rezil oldum, gerçekten rezil oldum. Gülçin dubaları kaldırdı ben ona rağmen park edemedim o arabayı. İşaretleri falan bildik ama ben arabayı park edemediğim için üç tane ceza aldım. Dans etmek zorunda kaldık. (gülüşmeler)

Cemre: Yaseminle Gülçin takıldı, Erenle ben; işte arabayı işaret dubalarının arasına park etmek gerekiyor, Gülçin’de inip gel gel, git diyor. Gülçin iniyor dubaları kaldırıyor bir güzel. (gülüşmeler)

Gülçin: Kukaları kaldırdım çünkü imkanı yok asla park edemez Yasemin; böyle bir şey yapmak zorundaydım yani. (gülüşmeler)

Eren: Sonuçta ben ehliyeti alalı 3 yıl falan oldu… trafikte geziyorum gerçekten güzel şekilde. Bazı tabelalar var onlar ehliyet kitabında var, trafikte yok; onları koymuşlar oradaki piste, Cemre’de benden 1,5 sene sonra aldı benden daha taze onun bilgileri, arabayı kullanan benim, cevapları veren Cemre. Allah’tan yanımda ehliyet sınavından daha yeni çıkmış yeni biri var yoksa ben yalnızca araba kullanıyorum, güzel park ediyorum… bazı levhalar var gerçekten bilmiyordum… o yüzden Cemre’ye teşekkür ediyorum buradan. (gülüşmeler) Ceza almamızı engelledi.

Peki ne kadar puanla bitirdiniz?

H.G.: Neredeyse hepsi hata. (gülüşmeler)

5 tane soruyorlardı sanırım.

Eren: Soruları bildik ama yani  giderken hata yaptık bagajı açık unuttuk. (gülüşmeler) Park edemedik orada hep birlikte çok komik oldu. Kaputu açmam gerekiyor, kaputun kolunu bulamadım bagajı açtım. Sonra kaputu açtık ama bagaj açık kalmış. Öyle gitmişiz kullanmışız. (gülüşmeler) Öyle garip garip şeyler oldu

Hiç yemek yaptın mı?

 

Yasemin: Ben yaptım.

Makarna mı?

Yasemin: Makarna yaptım. Sos yapıyorum değişik tarzlarda böyle, özel soslar yapabiliyorum. Bir de bezelye yemeği yapmıştım.

Yemek yapmak zevkli mi?

Yasemin: Zevkli ama kimse karışmayacak mutfakta… çünkü, mesela annem gelip şunu karıştırmasın yani… ben yapıyorsam ellenmeyecek…

Peki yemek seçiyor musun?

Yasemin: Yemek seçiyor muyum? Yumurta yemem mesela… nefret ederim yumurtadan. Nanenin taze yaprakları vardır ya, salataya falan konur onları da yiyemiyorum. Bir de patlıcan asla yemem.

Eren: En çok ne kadar yerim? mesela patlayana kadar meyve yiyebilirim. Mesela Mc Donald’sın bir tane büyük mönüsünü yediğim zaman yerimden kalkamayacak gibi oluyorum çok fazla geliyor… belki o kocaman mönüyü yiyip arkasından kocaman kolasını yada başka bir şey içtikten sonra çok fazla tıkıyor beni. Zaten o şekilde tıkanmayı sevmiyorum ama patlayana kadar meyve yiyebilirim. Bir blendıra muz, şeftali, bisküvi ya da  mevsim meyvelerinden hangisi olursa… Bisküvi, süt, bal bir blender; hepsini içiyorum ve yani bütün gün bir şey yemiyorum… en son yatmadan önce acıkıyorum, bir şeyler daha atıyorum ağzıma o şekilde yatıyorum… en fazla tıkadığım şey herhalde o blenderdır. Onun dışında başka bir şey aklıma gelmedi.

Hiç yemek yaptın mı?

Eren: Yemek yaptım. Ama mesela şöyle, kendi kendime yapamıyorum… anneme telefon açıyorum, anne şimdi ben ne yapıcam diye… ne nerede türünde… ne yapacağımı o bana tarif ediyor… yemeğin tam ortasında anne ben ne yapacaktım diye soruyorum bazen… Güzel bir şekilde yemek yapabiliyorum ama tarifi telefonda almam gerekiyor… Çünkü, bir dahaki sefere yine unutuyorum tarifi. Unutuyorum işte, elimde değil…

Pekala; sevmediklerinizden değil neleri sevdiğinizden bahsedin.

Eren: Çok şey severim… Imm… evet, evet; çok fazla şey severim. Ama enginar da sevmem. Yaa ben bakla bamya mı dedim, ben bakla da sevmem. Bamya da sevmem sevmem.

Yasemin: Eren sevdiklerini söyle, sevdiklerini’ (gülüşmeler)

Eren: Patlıcan da sevmem, enginar da sevmem. (gülüşmeler)

Gülçin her şeyi seviyor galiba? Bir tek et mi yemiyordun?

Gülçin: Yaa et yerken çok seçiyorum, illa paketli olması lazım. Köfte yiyorum daha çok. En çok yiyebildiğim bir ekmek ve bir çeyrek kokoreç…

Web sayfanızın adresi nedir?

Yasemin: www.gruphepsi.com

Peki orada hepinizin ayrı ayrı e-maili yazıyor mu, yoksa tek bir adres üzerinden mi hayranlarınızla kontak kuruyorsunuz?

H.G: Tek bir e-mail adresimiz var.

Kim bakıyor peki gelen maillere?

Yasemin: Hepsi Grubu olarak cevap veriyoruz. Kişisel olarak cevap vermiyoruz; yani kişisel gelen maillere de Hepsi Grubu olarak cevap veriyoruz.

H.G: Forumlarımız var mesela… Onları sık sık takip ediyor, okuyoruz.

Foruma katılıyor musunuz peki?

Yasemin: Bire bir chat yapıyoruz onlarla çoğu zaman. Duyurular bölümünde yayınlanıyor.

Mesela haftanın hangi günleri ve saatleri on-line oluyorsunuz? Varmı böyle bir zaman?

Yasemin: Şu anda böyle bir planlama yapmadık. Rastgele ve vakit buldukça zaman ayırıyor ve ilgileniyoruz.

Bugüne kadar karşılaştığınız en garip soru yada sorular ne oldu sitede?

Yasemin: Boyumuzu çok merak ediyorlar mesela. İlk klibimizde midilliler olduğu için onları bazı insanlar gerçekten at zannedip bizim çok uzun olduğumuzu düşünüyorlarmış. En garibi buydu benim aklıma gelen… Bir keresinde de ‘memleketin neresi’ diye bir soru gelmişti.

Pekala, internetle aranız nasıl?

Yasemin: Ben internetle baya haşır neşir oluyorum. Gezerim, severim yani interneti.

Eren: Genelde teknolojinin çok dışında bir insanım… evde bilgisayarım yok zaten. Kardeşim kullanır sadece. Ama mesela bir tane e-mail adresi alıp, aylarca bakmadığım oluyor. Kendi kendine gidiyor öyle. Sonra bir tane daha adres alıyorum. Şimdi kullandığımı da daha yeni aldım. Millete veriyorum e-mail adresimi bir şeyler yolluyorlardır belki ama ben bakmıyorum… pek internetle haşır neşir değilim yani.

Gülçin: Ben interneti seviyorum, özellikle eve geldiğim zaman çok yorgun olduğum için fiziksel bir şeyler yapamıyorum… oturup internette geziniyorum.

Ceren: Ben pek teknoloji özürlü değilim… Takip ediyorum. Teknolojik aletleri de merak edip kurcalarım. Bazen de bozabiliyorum tabi; ama yine de kurcalamaktan geri duramıyorum. İnternetle de ilgiliyimdir. Ama öyle hadi bugün neler olmuş, ne mail gelmiş falan türünde özel bir çabam yok. Arada bir eserse ilgileniyorum ve zaman ayırıyorum yani.

Gelecek projeler neler peki?

Gülçin: Şu anda yapacağımız şeylerden en yakın olanı konserlerimiz… Koreografımız Selahattin Kara, dünya çapında ünlü bir koreograf bu arada; Michel Jakson, Britney Spears, Lenny kravitz Madonna gibi birçok insanla çalışmış ve şimdi de bizimle birlikte çalışıyor… bizim için büyük bir şeref tabi bu…

Eren: Biz Türk olduğumuz için şanslıyız bu konuda… O nedenle çalışabiliyoruz onunla. Yoksa çok seçici…

Gülçin: Her şarkımıza koreografi yapıyoruz şu sıralar. Her gün yeni bir koreografi öğreniyoruz ve sürekli verdiğimiz konserlerde bunları sergiliyoruz.

Bir sonraki klip ne zaman peki? Planlama vardır mutlaka…

Gülçin: Dur dur! Belki olabilir diye düşünüyoruz. (gülüşmeler) ‘Dur dur’ adlı parçaya çekilebilir diye düşünüyoruz; daha kesin değil ama… yaz sonu, Eylül belki…

Yurt dışı projeleri var mı peki?

Eren: Yurtdışı daha sonra ki plan… Ama ‘Olmaz Oğlan’ adlı parçanın İngilizce versiyonu zaten yurtdışına gönderildi hatta Bulgaristan ve Kanada’da listelere bile girdi. Bulgaristan listesinde 1 numara oldu hatta… Radyo City Bulgaria diye Bulgaristan’ın bir radyosu bizimle telefon bağlantısı bile yaptı. Söz konusu İngilizce parçamıza bir de klip çektik, yurtdışındaki bazı müzik kanallarında yayınlanıyor hala. Hatta MTV de, kategorisinde 5 numaraya kadar da çıktı.

Peki bu parça Türkiye’de ekranlara taşınacak mı? Var mı bu konuda bir hazırlık?

Ceren:Türkiye’de düşünmedik açıkçası. Bu zaten şirketin bir araştırma politikasıydı. Bir deneme mahiyetinde hazırlandı bu çalışma. Ama uzun vadede böyle bir çalışma düşünüyoruz tabi daha kapsamlı olarak. Tabi tarih belirsiz…

Bizim Bulgaristan’da yaşayan Bulgar arkadaşlarımız var. Şarkınızdan onlar sayesinde haberdar olduk hatta. Ve dinlemek istediğimiz için de mp3 olarak bir kısmını kopya gönderdi.

H.G: Aaaa süper!..

Bulma şansı yok tabi Türkiye’deki hayranlarınızın…

H.G: Mp3 olarak yurtdışı kaynaklı bulunabilir sadece… başka türlüsü hayır…

Hepinize çok teşekkür ediyoruz; sıcak ve samimi; sohbet havasında bir söyleşi oldu…

H.G: Aynen… Biz de teşekkür ederiz…


Tarih: , 2/8/2007 Kategori: gruphepsi
Yorum (42) | Yorum yaz | Bağlantı

RÖPÖRTAJ (1)

İlk olarak biraz yeni albümünüzden bahsedelim. Bu albümdeki yenilikler neler? 




Eren: Albümümüzde 13 tane parçamız var, bir tane de cover'ımız "Olmaz Böyle Şey"in yeni bir versiyonunu yaptık.
Yasemin: Albümde hiç slov parçamız yok. Kıpır kıpır bir yaz albümüyle karşınızdayız.
Ellerinize sağlık. Şimdi sizden Hey Girl kızları için aşk, okul, arkadaşlık ilişkileri üzerine minik tavsiyeler alalım. Önce okul yıllarınıza dönelim. Lisedeyken nasıl kızlardınız? 




Yasemin: Lisede biz Cemre ile beraberdik, bizden nefret ediyordu insanlar.
Neden? 





Cemre: Çünkü çok yaramazdık. Eren'le Gülçin bizim bir üst sınıfımızdaydılar. Erenler okulda her derse giren, düzgün, çalışkan, derslerde iyi notlar alan kızlardı. Biz Yasemin'le her günümüzü müdürün odasında geçirirdik. İki tane beter böcektik. Ilgın adında bir arkadaşımız daha vardı. Müdür bize "Bermuda Şeytan Üçgeni" ismini takmıştı.
Yasemin: Ilgın'a artık herkes "Çılgın" diyordu.
Eren: Kızlara kötü örnek olmayın:) Ben hiç ceza almadım okulda. Şu anda üniversiteye gidiyorum. Konser, röportajlar, provalar gibi bir sürü işim varken bile yine de okulun en devamlı öğrencilerinden biriyim.
Cemre: Biz de Yasemin'le tabii ki akılsız insanlar değiliz:) Hiçbir zaman başarısız olmadık, sadece yaramazdık. Ama kızlar, siz yine de Eren gibi olmaya çalışın:)
Ergenlik döneminizde yaşadığınız en büyük sorun neydi? 




Yasemin: Ben diş telleri takmıştım ve bu beni o zamanlar çok üzmüştü. Bana iki ay tel takacaksın demişlerdi. O iki ay, üç sene oldu.
Cemre: O süre ben de Yasemin'le dişçiye gidip geliyordum, benim canıma okuyordu. "Ben oraya gitmem, ben bunu yemem" diye bana günlerce eziyet etti. Tellerinin çıkmasına en çok ben sevindim.
Yasemin: Gelmişlerdi bana gerçekten, çünkü çok eziyetli bir şeydi. Ama sonrasında anlıyorsun değerini. Şimdi iyi ki takmışım diyorum, dişlerim çok düzgün artık çünkü.
Cemre: Ilgın diye bir arkadaşımız vardı ve o da gözleri bozuk olduğu ve gözlük takmak zorunda kaldığı için bunalıma girmişti. O üzülmesin diye biz de Yasemin'le birlikte birer gözlük almıştık ve biz de gözlerimiz bozukmuş gibi yapıyorduk. Üçümüz de gözlüklü geziyorduk.
Eren: Ben hiç ergenlikle ilgili bir sorun yaşamadım. Ergenlik sivilcelerim de 20-21 yaşımda falan çıkmaya başladı.
Gülçin: Benim de pek sorunum olmadı.
Çok sevdiğiniz bir arkadaşınızla tartıştığınız oldu mu? Böyle bir durumda ne yapıyorsunuz? 




Cemre: Oluyor tabii. Bazen kendi aramızda bile tartışıyoruz, ama hemen de geçiyor.
Gülçin: Konuşuyor, hallediyoruz:)
Eren: Tartışma olmazsa bu normal bir hayat değil bence, çünkü fikir ayrılıkları her zaman olabilir, ki normali budur.
Yakın arkadaşınızla çok ciddi bir kavga ettiniz. Bu durumda ne yapılması gerekiyor sizce? 




Cemre: Asla kin tutmamak ve iyi bir dinleyici olmak gerekiyor, ama her şeyden önce arkadaşları her zaman iyi seçmek lazım.
Yasemin: Konuşup onu dinledikten sonra doğru karar vermeli. Hızlı kararlar çoğu zaman pişmanlıkla sonuçlanıyor çünkü.
Eren: Biri hakkında bir şey duyduğunuzda hemen buna inanmamak lazım. Gidip açık ve net bir şekilde bunu o kişiye sormak gerekiyor. Olay dedikodu boyutuna gelirse, tamamen içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
Gülçin: Yanlış veya kötü algıladığın bir şeyi de hemen gidip arkadaşınla konuşmalısın ki, her şeyi kökünden çözebilesin. Aksi takdirde işler iyice karışabiliyor.
Cemre: Hiçbir şey için, insan dostum dediği kişiye sırtını çevirmemeli. Çünkü eninde sonunda buna pişman olur. Belki bugün değil, belki yarın da değil, ama bir gün buna pişman olur.
Eren: Yalan söylemek gibi mesela! Asla arkadaşına yalan söylememelisin.
Çok yakın bir arkadaşınızla aynı çocuğa aşık olsanız? 




Cemre: Gerçek dostlar böyle aşklar yaşamazlar bence. O yüzden arkadaşını iyi seçmelisin. Hadi, böyle bir şey es kaza oldu diyelim, iki taraf da vazgeçmeli bu sevdadan. Bir daha da bu konuyu açmamalı. Çünkü diğer taraf bu durumu hayatının sonuna kadar unutmayacaktır, "Bak, böyle olmuştu" diyecektir hep.
Eren: Ayrıca o çocuk zaten kaybolup gidecek bir gün yani:)
Bir öğretmeninize aşık olduğunuz mu hiç? 




Eren, Cemre, Gülçin: Haaayyyııır!
Yasemin: Ben okuldayken bale öğretmenimi çok beğenirdim ama:( Bütün okul hastadır ona zaten. İsmini söylemek istemiyorum, ama çok tatlıdır.
Farz edelim ki bir kız, yakışıklı mı yakışıklı öğretmenine aşık oldu. Ne yapmalı sizce? 


Eren: Aşık olmayacak, yapacak bir şey yok çünkü. Cemre: Biraz insanın haddini bilmesi lazım canım.
Yasemin: Bence öyle değil, annelerimiz babalarımız da küçükken öğretmenlerine aşık olmuşlardır. Özellikle babalarımızın böyle durumları olmuştur.
Eren: Ay ben hiç yaşamadım öyle bir şey:)
Yasemin: Okuldayken o yaşta anlayamazsın ki bunu sen, çünkü o olgunlukta değilsin.
Eren: Ben anlarım. Cemre: Ben de anlarım. Çünkü kime ne gözle bakacağını bilmelisin.
Yasemin: Anlayamazsınız arkadaşlar!
Cemre: Neyse, geçelim bu konuyu:) Kesin bir karara varamadık biz:)

Peki, geçelim o zaman. Diyelim ki bir çocuktan hoşlanıyorsunuz, ama ona aşkınızı itiraf edemiyorsunuz! Böyle bir durumda sizce ne yapılmalı? 




Cemre: Açık davranmalı; rahat olmak lazım. Eren: Hayır, ben katılmıyorum.
Cemre: Gidip "senden hoşlanıyorum" demekten bahsetmiyorum tabii ki, ama rahat olmak lazım. Çünkü her şey olacağına varıyor.
Eren: Ben açıkçası karşımdakinin yaklaşmasını beklerim.
Gülçin: Eğer o çocuğu çok beğeniyorsam, dünyanın en utangaç insanı olurum. Kıpkırmızı kesilir, çocuğun gözlerine bile bakamam ben. O yüzden bu konuda maalesef tavsiye verebilecek biri değilim.
Eren: En doğrusu ne biliyor musunuz? Bence kaçan kovalanır. Maalesef böyle bir şey var.
Cemre: Evet, kaçan kovalanıyor ve ben bundan nefret ediyorum. İnsanlar birbirine oyun oynuyor! Ne gerek var böyle bir şeylere anlamıyorum.
Eren: Bence çok iyi dost olmalı. Böylece karşındaki çocuk seni fark edebilir.
Yasemin: Nereden anlayacak Eren, çocuk senin ondan hoşlandığını? Belki de sadece arkadaş olmak istediğini sanacak.
Eren: O anlaşılır zaten. Tamam, şöyle toparlayalım konuyu: Kendini karşısındakine çok iyi tanıtmalısın. Onun yakın arkadaşı olmalı, ama aynı zamanda ondan hoşlandığını da birazcık çaktırmalısın. Bence en iyi yöntem bu.
Çok teşekkür ediyoruz kızlar. Bizim kızlar bu tavsiyeleri mutlaka değerlendireceklerdir. Yeni albümünüzle yolunuz açık olsun! 




Hepsi: Çok teşekkür ederiz. Artık tüm Hey Girl Kızları’nı da konserlerimiz bekleriz.

 

 
  Bugün 2 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol